1 Mart 2014 Cumartesi

ER’RİSALE-2 (2. Mektup)

Ey Geceyi yarıp gündüze çeviren Sevgili…
Ey Bulutları yarıp yağmuru indiren Sevgili…
Ey Toprağı yarıp tohumu yeşerten Sevgili…
Ey Çekirdeği yarıp filizi bitiren Sevgili…
Ey Rahmi yarıp insanı dirilten Sevgili…

Kabuğunu kırıp yücelmek ister yürek sana… Şer olandan sıyrılıp; hayır yolunu tutmak ister. Beden kafesinden kurtulup; özgürlüğü sende tutsak etmeyi diler… Akıl yorar; nefis zorlar; kalp kollar beni.  “Felaketim’” demeden “Felak”ım olur musun?

Ey Sevgili! Kalbimi yarıp nefsimi küfrün karanlığından, inancın aydınlığına çıkartmayacak mısın?
Sen dinmeyen acım, acıyanımsın… Sen bitmeyen kahrım, kahramanımsın… Sen iyileşmeyen yaram, Yaradanımsın…  Acı bana, kahır bana, yara bana Ey Sevgili! Dert bana, derman sana yakışır en güzelinden… Garip gönlüm lâl olur; azamet denizinden… Hiçlik sende parçalanır; zerresiz kalır. Benlik seninle kimlik kazanır; hiçliksiz kalır.

Yarattıklarına tapınmaktan kaçındır ki sığınabileyim sana… Sabah akşam paraya, kadına, makama tapınır durur nefis.  Baş eğilmez, seccadeler serilmez, geceler dirilmez, gözyaşları görülmez oldu. Azdık nefsin bitmek tükenmek bilmeyen iştihalarından… Küfür kokuyor yürek… Senin kokunu alamaz; yolunu bulamaz olduk. Şaşkınız… Şaşkınlığımızı ve şaşılığımızı bağışla, Ey Sevgili!
Sığın diyorsun ya hani “Felak’ın Rabbine!” yüz on üçüncü mektubunda Ey Sevgili… Evsiz, barksız kalmış, sığınak arayan bir fakir var kapında… Vurur durur kapının tokmağına… Kimse yok mu? Yokluk ve zorluk var şimdi elimde, avucumda… Dilenirim cesaret ve merhamet. Kanatları yerde sürünen bir kartalın acizliği gibidir benimkisi. Zirvelere uçmaya namzet kanatlar dermansızdır… Ferman diler, derman için. Akıl ve gönül kanatlarım kırık. Fikir ve duygularım örselenmiş. Divane olmuş aşık gibi bekler, durur bu yürek kapında. Akıl kapıldıysa da çoğu zaman senden başka kapılara; başka kapı bilmez yüreğim biliyorsun Ey Sevgili!

İki kalkan verdin elime, dilime, beynime ve yüreğime… Korunmamı diledin, korunmam gereken şerlilerin şerrinden. Korkmaz kıldın kınamacının kınamasından; büyücünün büyülerinden; kıskancın kıskançlığından; dedikoducunun dedikodusundan… Uyardın uyandırmak için. Sana ve uyarıcı elçine selam. Selam gündüzün, aydınlığın, sonranın, güvenin sahibine…

Ey Sevgili! Bir kez daha sana kalbimi açma bahtiyarlığını bahşettiğin için şükranım… Bir tek sana açabiliyor kalbini bu aciz, mücrim kul. Kalpleri eviren çeviren bilir, kalbin içindeki deveranı, aklın içindeki feveranı… İlmimi amele kalb eyle (döndür). Fikrimi, zikrimi, şükrümü Dergâh-ı İzzetinde kabul eyle.

Ey Sevgili! Benim gibi günleri sensiz geçenlere “Sultan” ol. Kalpleri sensiz atanlara “Bürhan” ol. Akılları sensiz çalışanlara “Furkan” ol. Günah denizinde boğulanlara “Tevvab” ol. Cehalet çukurunda gezinenlere “Mâruf” ol.

İyi ki varsın…
Bana benden yakınsın…
Canımsın, kanımsın…

Ali Sedat ASLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder